4 Mart 2018 Pazar

Aşk: Onu Yanlış Yapıyorsunuz, TED Talk 2012

Aşk nedir? Derin sevgi duymak mı?
Atımı sevebilirim, spor yapmayı sevebilirim, mandalinayı sevebilirim, eşimi sevebilirim.
Ama mandalinayı sevdiğim için mandalina bana karşı bir şey hissetmez.
Öyleyse aşkı, "arzulanmayi arzulamak" olarak tanımlayabiliriz.
Dolayısıyla sevginin ebedi sorunu: nasıl istenen olunur ve kalınır?
Bireysel isteklerin serbest piyasasında her gün kendi degerimin pazarlığını yapıyorum.
Arzu ediliyor muyum? Ne kadar arzu ediliyorum? Kaç insan beni sevecek?

Peki insan bu kaygiya nasıl tepki verir? Arzu edilmenin sembollerini toplayarak.
Bunu, cazibe sermayesi olarak adlandırıyor konuşmacı.
Bugün toplumumuz, büyük ölçüde cazibe sermayesine dayanıyor.
Zihinlerle iletişim kurabilmek için kendimizde cazibe sembollerini birleştiriyoruz.
Bunu, onları baştan çıkarmak için, onların bizi sevmeleri için yapıyoruz.
Tabii ki bu cazibe rekabeti, her şiddetli yarışta olduğu gibi narsisistik memnuniyette büyük eşitsizlikler yaratıyor ve bu nedenle çok sayida yalnızlık ve hayal kırıklıkları ortaya çıkıyor.
Peki, diyor konuşmacı. Değerli hissetmek için arzulanmaya ihtiyaç duymayı nasıl aşabiliriz?
Çözümü basit: Faydasız olduğumuzu kabul edelim. Ancak başkası tarafından arzulaninca değer kazanacağımizi düşünmemiz, faydasız olduğumuzun ispatı.
Hepimiz idol rolüne girmişiz. Aslında hepimiz biraz, sokakta tamamen rahat ve ilgisiz görünürken tüm gözlerin üzerinde olmasını öngören ve hesaplayan biri gibi sahtekariz.
Konuşmacıya göre bunun farkında olmak, aşk ilişkisini değiştirecektir.
Mükemmel olmak istiyoruz ki sevilelim ve karşımızdakinin mükemmel olmasını istiyoruz ki değerimizi güvence altına alalim. Sonra mükemmel imajıni bozacak ufak bir hatada çiftler ayrılmaya gidiyor.
Mükemmel bir çift olma arzusu yerine, hassasiyeti ve kendinle dalga geçmeyi vurguluyor konuşmacı. Kişinin zayıf yönlerini kabul ederek sev ve kendinle alay etmeyi bil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Özgürlüğün Vertigosu, Rollo May

Kişisel özgürlük, daha önce hiç yürümediğimiz yollarda tehlikeye atılmak olduğundan, bu tehlikenin ileride neye benzeyeceğini asla bileme...